1. isim Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı"Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." - Z. O. Saba
2. Bir nesnenin tabanı"Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı." - O. C. Kaygılı
3. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü"Altına sandalye çekmek."
4. Bir şeyin yere yakın bölümü
5. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun
6. sıfat Sınıflamalarda ikinci derecede olan"Alt sınıf. Alt cins. Alt takım."
7. sıfat Birkaç şeyden aşağıda olan"Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş." - H. Taner